Atina hafta sonu kaçamağı yapılabilecek en iyi yerlerin başında diyebilirim. Çünkü şehir 2 günde gayet gezilip görülebilir ve dolu dolu zaman geçirirsiniz. Gezi elcinizin Atina rehberi ile kıvamında bir hafta sonu gezisine hazır olun!
Bu gezi benim Türkiye Gezginler Derneği üyeleriyle yaptığım ilk yurt dışı gezim oldu, toplam 3 kişi olarak biletlerimizi ayarlayıp hafta sonu için saatleri de tam uygun bir şekilde Cumartesi sabah erkenden gidiş ve Pazar akşam geç saatte dönüş alarak hafta sonunu tam değerlendirdik diyebilirim. (Bu arada tur değildi, birlikte gezdik ama herkes kendi ücretini ödedi ;))
Ben daha önce Yunanistan’a gitmiştim, hatta klasik İskeçe, Kavala, Selanik rotasını elden geçirip İskeçe’de karnavalı da görme imkanım olmuştu ama artık biliyorsunuz ben başkentleri görmeden rahat edemiyorum 🙂 Üstelik çocukken çok sevdiğim Yunan mitolojisinin önemli üstlerinden biri Parthenon’dan geride kalanları görmem şarttı! Ama açıkca söyleyebilirim ki Atina kesinlikle bir kaç kez, hele kısa tatil amaçlı gidilebilecek bir yermiş. Evet o zaman her zamanki gibi önce özet sonra detaylar 😉
Ulaşım: Atina her gün çeşitli saatlerde rahatça uçuş bulabileceğiniz yakınlıkta. Özellikle THY ve Pegasus’un kampanyaları ile gidiş dönüş 200-270 TL civarına bilet bulmak mümkün.
Havaalanı Transfer: Atina Elefterios Venizelos Uluslararası Havalimanı şehre yaklaşık 22 km uzaklıkta, buradan merkeze metro ile kişi başı 8 €, taksi ile 40 €’ya gidebiliyorsunuz.
Vize: Schengen. Ama Türklere çok alışkınlar o yüzden geçerli vizeniz olduğu sürece, girişte hiç soru bile sormuyorlar desek yeridir.
Yemek: Gyros (bizdeki döner), souvlaki (şiş kebab benzeri), Yunan Salatası, aklınıza gelen tüm deniz ürünleri, içecek olarak Yunan kahvesi (bizim kahveye benziyor), Yunan rakısı ouzo (bizdeki rakıya benziyor) Anladığınız üzere damak zevklerimiz komşuyla çok yakın, çok rahat karnınızı doyuracaksınız 😉
Görülecek: Akropolis, Syntagma Meydanı, Ermou Caddesi, Monastiraki Meydanı (Plaka), Bitpazarı (Ifestaau ve Astiggos sokakları), Aga Irini Meydanı , Psiri, Adrianou Caddesi, Akropolis Müzesi, Ulusal Arkeoloji Müzesi, Kolonaki (lüks alışveriş caddesi)
Kalacak yer: Özellikle merkezi bölgeler olan Syntagma ya da Monastiraki civarını tavsiye ederim. Zamandan tasarruf sağlıyor, fiyatlarda genelde otellerde 2 kişilik oda gece başı 40-60 euro civarına rahatlıkla merkezi konumda iyi bir otel bulabiliyorsunuz.
Fiyatlar: Avrupa’nın uygun yerlerinden, özellikle yeme-içme fiyatları oldukça makul. (Tabii çok lüks ya da çok turistik restoranlarına giderseniz başka). 3-5 euroya karnınızı doyurabilirsiniz, Taksilerde uygun fiyatlı, birden çok kişiyseniz mesafelerde çok uzak olmadığı için düşünebilirsiniz. Bizim için tek sıkıntı euro pahalı 🙂 ama emin olun pahalılıkta bir Norveç’in tırnağı olamaz!
Şehir yürüyerek de gayet rahat keşfedebileceğiniz bir şehir. Metro ve taksiler de fiyat olarak uygun. Taksiler için zaten belli mesafelere fix ücret var böylece turist olarak kazıklanma riskiniz yok, örneğin havaalanından merkeze ücret fix ve şu kadar euro gibi. Yunanlılar tip olarak bize benziyorlar, üstelik bir çok yer İngilizce yanısıra çat pat da olsa Türkçe biliyor. Sıcakkanlılar, ben öyle Türk düşmanı bir arkadaşla karşılaşmadım, tam tersi gayet komşu hoşgeldiniz modundalar. Tabii ülkelerine para kazandıran turist olmamızın da etkisi olabilir!
Atina’da ilk görmeniz gereken yerlerin başında Akropolis geliyor. Hatta biz hava alanından otele uğramadan (zaten 2 gün için sırt çantası ile çıkmıştık) direk buraya geldik. Giriş 12 euro, açıkcası buradaki diğer harcamalarınıza kıyasla yüksek kalacak ama dediğim gibi burayı görmeden Atina’yı görmüş sayılmıyorsunuz 🙂 Akropolis denilen yer, biraz yukarı doğru yürüyerek çıkacağınız tarihi yapılar topluluğu. Zaten Yunancası “yukardaki şehir” anlamındaymış, ismine yakışır bir şekilde tüm şehirden görülür halde bir tepenin üstünde bulunuyor. Haliyle oradayken şehri yukardan görme fırsatınız da oluyor! Akropolis’te görebileceğiniz tarihi yapıların başında Parthenon, Herodes Atticus Tiyatrosu, Dionysos Tiyatrosu ve çeşitli tapınaklar var.
Bu yapılar 2500 yıllık olduğundan, yapı derken, yapılardan geriye kalan taş ve kolonlar demek daha doğru olur! Bu anlamda biraz hayal kırıklığına uğratabilir sizi, üstelik yıllardır devam eden restorasyon da bir 2500 yıl daha devam edecek gibi gözüküyor (yanlış olmasın 1975’te başladı restorasyon çalışmaları)! Ama açıkcası tarihine baktığınızda başlarına gelen yangınları, savaşları (misal Parthenon’u Osmanlı barut tozu depolamak şeklinde cephane olarak kullandığı zamanlarda buraya isabet eden bir top güllesi inanılmaz zarar vermiş) düşününce aslında kalan iki kolona bile şaşırmak gerekiyor. Yine de benim gibi öyle tam bir tapınak vs görme beklentiniz varsa maalesef diyelim.
Burada ben en çok girişte göreceğiniz Herodes Atticus Tiyatrosunu sevdim, çünkü 2000 küsür yıllık olmasına rağmen, en şeklini korumuş yapılardan ve burada 1950 yılından sonra çok ünlü isimlerin ara ara konserleri hala oluyor! Kimler burada konser vermemiş ki, Frank Sinatra’sından Sting’e, Jethro Tull’dan, Andrea Bocelli’den Elton John’a, tabii bir çok ünlü yunan sanatçısı ve çeşitli bale ve orchestra topluluklarını da ağırlamış burası. Umarım ben de bir gün burada bir gösteri izleme fırsatı bulurum dedim! Şehrin en fotojenik yerlerinden biri olduğunu da ekleyeyim.
Akropolis demişken Akropolis Müzesi’nden de bahsedelim. Yakın olmakla birlikte aynı yerde değiller. Müze aşağıda muhtemelen buraya gelirken geçeceğiniz caddede bulunuyor. Giriş 5-6 euro civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Buranın içerisi içinde maalesef beklentileri çok yüksek tutmamak gerekiyor çünkü zaten kurtarılan bir çok eser başta İngilizler olmak üzere çeşitli ülkelerin kendi müzelerine kaçırılmış. Yunanlı komşularımıza kendi eserlerinden bir tutam kalmış. Ama müze yine de güzel, girişte aşağı katlarındaki kazıyı görebileceğiniz cam taban var, cafesi de Akropolis ve şehir manzaralı bir kahve içebileceğiniz bir yer.
Gelelim Atina merkezi yerlerine…
Syntagma Meydanı en bilinen meydanlarından. Parlamento binası burada ve meçhul asker heykeli önündeki nöber tutan askerlerin yer değiştirme töreni turistlerin sevdiği bir atraksiyon. Açıkcası ben bu asker nöbet değişiminin turistik bir atraksiyon olarak izlenmesini pek anlamıyorum ama bunların askerlerinin etekli kıyafeti, ponponlu ayakkabıları ve 90 derecelik ilginç adımlarla bu işi yapması en azından sıkılma derecemi hafifletti. Bunun dışında sıradan bir meydan diyebiliriz. Burada görülecek bir şey var da ben mi kaçırıyorum olmanıza gerek yok 🙂
Syntagma Meydanı’nı gördükten sonra Ermou caddesinden geçip asıl dananın kuyruğunun koptuğu meydan Monastiraki Meydanı’na çıkabilirsiniz.
Ermou Caddesi ana alış-veriş ve gezme caddelerinden, kalabalık, cadde boyu çeşitli dükkanlar, restoranlar ve cafeler dolu. Buradan geçince çıktığınız Monastiraki Meydanı ise bence asıl meydanları. Her zaman işlek, zaten Akropolis’e gidiş yolu da buradan geçiyor. Burada dikkat çekici yapı olarak mimarisinden de benzeteceğiniz üzere Mustafa Ağa Tsisdarakis Camii var. ama bugün camii olarak değil Yunan Halk Sanatı Müzesi olarak kullanılıyor. Bu meydandan bit pazarına gidiş, akropolis’e gidiş ve aşağısında Plaka bölgesine gidiş yapılabilediği için her daim kalabalık göreceksiniz. Meydanın arkasından gözüken Akropolis ile fotoğraf çektirme noktalarınızdan biri kesinlikle burası. Civardaki yan sokaklarda bir turlayın, zaten kendiniz yürürken bulacaksınızdır ama Adrianou Caddesi bir çok café ve restoran bir arada bulabileceğiniz mola noktanız olabilir.
Buradaki bit pazarı bir yana asıl Pazar günü Atina’daysanız mutlaka görmeniz gereken başka bir Pazar var. Zaten civarda dolaşırken kalabalığı izleyerek bulacaksınızdır ama Bu Pazar yanlış bilmiyorsam Abyssinia Meydanı merkezli kuruluyor, burada gerçekten sanatçı ve artistlerin el işlerinden örnekler, doğal taşlar,ilginç takılar, özel el boyaması tshirtler, antikacılar, ıvır zıvırcılar ile salına salına cadde boyunca yürüyüp çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Hatta biz bu pazarda gezerken dünyayı gezen bir çift, gerçi artık aile olmuşlardı, henüz konuşamayan bebekleriyle birlikte, bir köşede rastladık. Gezileri için bağış topluyorlardı, bizde gezgindaş olarak karınca kararınca katkıda bulunduk tabii 🙂 bu arada pazarda beğendiğiniz bir şey olursa pazarlık payı var haberiniz olsun 🙂
Plaka bölgesi özellikle evleri ve yolları ile dikkat çeken, tavern gibi eğlence mekanlarının da adresi olan bir bölge.
Bu yerler dışında biraz daha lüks semtlerini görmek isteyenler Kolonaki’ye gidebilir. Bizim Nişantaşı diyebilirim, güzeldir ama pahalı tasarım butikler ve cafelerdir 🙂 Ama açıkcası bizde olmayıp burada olan özel bir marka yok, haberiniz olsun.
Gelelim en keyifli kısım yeme-içme işlerine! Gyoza dedikleri bizim döner, souvlaki onların kebabı, bizim şiş kebap benzeri, bir soslu bir de hem soslu hem yoğurtlu versiyonu var. İkisini de deneyin, bizim damak tadımıza uygun, cacığından kahvelerine aynı şekilde 🙂
Yanlız yunan salatası mutlaka söyleyin. Biralarını da içimi gayet rahat, gündüz ilk molanızda çok iyi gidecektir. Ouzo kısmına Atina gece hayatında gireceğim! Bir de çikolatacılarında meyve kurularının çikolata kaplı halleri popüler.
Ama benim en aklımda kalan tatlıları bildiğiniz lokma gibi bir tatlıyı üstüne dondurma vs ile birleştirdikleri bir şey oldu, kullanılacak sos ve dondurma çeşitlerini siz seçiyorsunuz ama oldukça basit bir fikirden oldukça iddialı bir tatlı çıkmış, ben bir porsiyonu en az 2-3 kişi yemenizi öneririm.
Tabii ki deniz ürünleri cenneti, çok da iyi yapıyorlar, tavsiyem turistik yerlerdekinden ziyade daha normal yerlere de şans vermeniz böylece çok uygun fiyatlara tabiri caizse masayı donatabiliyorsunuz. Yanlız garsonlar masaya geç bakıyor, yavaş ilgileniyorlar kısmı her mekan için geçerli olmasa da evet bir genelleme yapılacaksa var böyle bir durum. Rahatlıklarına veriyorum 🙂
Atina’da gece hayatı kısmına geldiğimizde ise önce bir karar vermeniz gerekiyor. Klasik tavern tarzı bir eğlence mi istiyorsunuz yoksa modern bar tarsi bir eğlence mi arıyorsunuz? Tabakları çat çat kıracağım söyle bana tavernalar nerede diyorsanız size Plaka Monasttiraki bölgesine sevk ediyorum. Burada Yunan rakısı ouzo içip,deniz ürünleri ve sirtaki eşliğinde keyifli bir gece geçirebilirsiniz. Eğer kalabalık bir grupsanız mekanla pazarlık yapıp önceden fiyatta anlaşın.
Modern bar ve eğlence merkezlerinde takılmak isteyenler ise gençlerin de takıldığı Gazi bölgesi ve sahil taraflarına gitmeli. Psyrri ve Metaxuorgio bölgelerinde güzel mekanlar bulacaksınız.