Geçtiğimiz Cuma (13 Kasım 2015) Türkiye’de Uzakrota ekibinin organize ettiği, seyahat sektöründe bence çok önemli ilklerden biri yaşandı.
Turizm sektörünün direk kalbinden kurum ve kişiler ile seyahat bloggerlarının bir araya geldiği “Uzakrota Travel Summit” ismiyle bir zirve düzenlendi. Moderatörlüğünü Dünyada Bir Gün programından tanınan Onur Çağan Aygün’ün yaptığı, gün boyu değerli konuşmacıların dinlendiği, aralarda amatör ve profesyonel gezginlerin birbirleriyle tanışıp networkün dibine vurduğu böyle bir buluşmanın Uzakrota (Gökhan Erdoğan)’ın başının altından çıkması aslında çok da sürpriz değil 🙂 Uzakrota (Gökhan Erdoğan) Türkiye’nin önde gelen seyahat bloglarından ve Seyahat Blogları Topluluğu projesinin de kurucularından.
Yurt dışında bir çok örneğine rastlanan böyle bir zirvenin ilki için hem seçilen konular, hem bu konulara cuk oturan isimler bence çok yerinde seçilmişti. Katılım benim beklediğimden de fazla oldu. Böyle bir zirveyi organize eden ve zirve de emeği geçen herkeslerin eline sağlık 🙂 Zirvedeki konu ve konuşmacıları merak edenler için linki burada
Seyahat bloggerlığı sadece Türkiye’de değil Dünya’da da gittikçe popülerlik kazanan bir uğraş ve turizme yön veren parametrelerden biri olmaya başladı. Artık yurt dışına seyahat eskiden olduğundan çok daha kolay ve yaygın. Üstelik internet ile aradığınız bilgiye ulaşmak bir kaç tık uzağınızda. Böyle olunca daha uçak bileti almadan insanlar nereye gitseler, gittiklerinde ne yapsalar, ne yeseler, ne içseler diye bakındıklarında karşılarına mutlaka seyahat blogları çıkıyor.
Bir turizm şirketinin yaptığı şehir tanıtımındansa bir bloggerın yaptığı tanıtım daha samimi ve genelde maddi kazanç amaçlı olmadığından daha inandırıcı bulunuyor. Ama dikkat ederseniz genelde dedim. Çünkü özellikle son bir kaç yıldır “İşinden ayrıldı şimdi Dünya’yı çalışmadan geziyor” temalı haberlerde, seyahatlerini bloglarında paylaşan kişilerin her şey güllük gülüstanlık görüntüleri henüz bloğu olmayan gezginleri “benim neyim eksik” noktasına getirirken, mevcut bloggerları da “bu işten biz de para kazansak yaw” söylemine getiriyor. Popular bloggerların çeşitli sponsorluklar altında yaptığı geziler de kendi parasıyla ince hesaplara girip gezen gezginler için bir imrenme noktası oluyor. Oysa bunlar çoğunluk değil azınlık ve her şey güllük gülüstanlık değil. Ama yine de bu haberler sektör içinde ve dışında öyle bir algı yaratıyor ki örneğin ben seyahat bloğum olduğunu söylediğimde bana ilk gelen sorulardan biri “Para kazanıyor musun?”u geç “Ne kadar kazanıyorsun” oluyor. Ama bu soruya cevap bir çok seyahat bloggerı için hayaller bedava Miami gerçekler “yok canım öyle bir şey” 😀
Bloggerların çoğu kendi kişisel deneyimleri diğer seyahate gönül veren kişilerle paylaşmak amaçlı bloğunu açıyor. Gerçekten de emek isteyen bir iş ve bence sevmeyen gerçekten de yapamaz. Ana amaç maddi olmasa bile severek ve ciddi uğraşı vererek yapılan bir işten bir gelir elde edilmesi çok çekici bir fikir. Ama seyahat bloğunuzdan/sitenizden gelir elde edebilmek değil bir gece, bir kaç yılda bile yapamayabileceğiniz bir şey. Üstelik artık o kadar çok seyahat bloğu var ki onlar arasından öne çıkabilmeniz için sadece içerik değil girişimciliğinizin ve şansınızın da iyi olması gerekiyor. Çoğu marka bir yazı için ne kadar uğraştığınıza ve koyduğunuz resimlerin güzelliğine değil sitenizin tıklanma rakamlarına veya instagramdaki takipçi sayınıza bakıyor. (Instagram zaten ayrı bir evren, takipçi satın almalardan girip, herkesin çizmekten bir hal olduğu “mükemmel” hayat tarzı profillerinden çıkasım yok değil ama artık başka yazıya ;))
Aman neyse uzattım yine 🙂 Özetle bence seyahat bloggerlığı alanında Türkiye’de güzel ilerlemeler oluyor, seyahat bloğu sayısının artması, markaların seyahat bloglarının aktif kullanmaya başlaması, daha çok insanın seyahat bloglarına girip, takip edip daha çok gezer olması benim olumlu bulduğum gelişmeler.
Çünkü seyahat bloggerları sayesinde daha çok insan gezmeye hevesleniyor, geziyor ve gezisinde önerilerden/tavsiyelerden yararlanıp daha keyifli zamanlar geçirebiliyorsa ben seyahat bloggerı olarak şahsen amacıma ulaştım demektir 🙂 Gezen insanın ufku genişler, gezgin insan farklı coğrafyaları farklı kültürleri gördükçe aslında bütünün küçücük bir parçası olduğunu görür ve eskiden kendisine sorun gelen şeylerin ne kadar basit şeyler olduğunu anlayıp daha mutlu günler geçirir diye düşünüyorum. Bana ve tanıdığım gezginlere olan budur, bu yüzden de gezginlik kanınıza bir girdi mi çıkmaz 😉
Evet bakalım, sevgili seyahat bloğu okuyucuları, sizler ne düşünüyorsunuz bu konu da? Yorumları alalım…