Haftasonu Türkiye Gezginler Kulubü toplantısı için ilk defa gittiğim Anemas Café’den dönerken, yakınlarda olan çok ilginç bir yerden bahsedildiğini duydum. Haliyle hemen gidip gördüm, bir kahvelerini içtim. Derviş Baba Kahvehanesi’ni daha önceden bilmemek benim eksikliğimmiş, ben bunu giderdim sıra siz de dostlar…
Derviş Baba Kahvehanesi deyince belki bilenleriniz olacak elbet ama ben hiç duymayanlara göre anlatayım, bilenlere de hatırlatma olsun. Bu arada tam adı Derviş Baba, Deliler, Abdallar, Meczuplar ve Aşıklar Kahvehanesi .
Buraya ilginç dekoru, bilmem kaç çeşit şifalı çayları, közde Şazili usulü kahveleri, özel tekke çorbası için gelen de vardır belki ama burası bir gönüllülük mekanı. Burası bir kahvehaneden çok çok öte..
2009 yılında Balat’ta açılmış. Derviş Baba Kahvehanesi’nin yerli ve yabancı turistinden, mahallelisine ziyaretçisi çok olsa da buranın öncelikli ve baş konukları mahallenin delileri ve garipleri. Aslında onlara yardım edebilecek bir yer olarak doğmuş birazdan hikayesini anlatacağım. Haftanın belli günleri burada mesnevi sohbetler, ney dinletileri gibi güzel etkinliklere katılabileceğiniz gibi, birilerine yardım etmek isteyen ama nereden başlayacağını bilemeyenlerin uğraması gereken bir yer. Çünkü burada organize edilen yardımlarla sokakta yatan ailelere evler kiralanıyor, ocaklarına aş konuyor, çocuklar giydiriliyor, hastalar ameliyat ettiriliyor, gönüllü öğretmenler kemandan İspanyolca’ya eğitim veriyor…
Mekanın kurucuları Hürriyet gazetesi yazarı Musa Dede ile Mimar Ali Denizci. Burası öyle ilginç bir yer ki Musa bey’in sözleriyle “Burası Nuh’un gemisi gibi, her türlü canlıyı ağırlamaktadır. Holding patronuyla kalpazanı, komünistle imamı, ülkücüyle gavuru, deliyle veliyi bir arada muhabbetle yaşarsınız. “
İkilinin bir araya gelme hikayesi de ilginç. Musa Dede bir yemekteyken herkesin bir şey dilmesini istiyor, kendisini de sona bırakıp “Bir mekanımız olsun insanlara yardım edelim” diye diliyor. 10 gün sonra bir manevi sohbet ortamında Ali Denizci ile tanışıyorlar, Ali Denizci de o sırada Sulukule yıkımından sonra kış günü ortada kalan ailelerin durumu, Balat’ta çok olan delilerin ve garibanların durumlarından bahsediyormuş, hatta yolda delilerin odunla kovalandığını falan görünce “Keşke bunlara yardım edebileceğimiz bir yer olsa” diye düşünmüş, bunlardan bahsediyormuş. Sohbetinde bulundukları “Derviş Baba” da o zaman siz böyle bir yer açın diye bu ikiliyi bir araya getirmiş! Kişilik olarak çok farklı olsalar da el birliğiyle 1 ay kadar bir sürede, çevrenin de yardımıyla mekanı sanki yıllardır oradaymış gibi açıyorlar…
Tabii turistlerin de uğrak yeri olan bu mekanın maskotu “içim yanıyo” Yaşar’dan bahsetmeden olmaz! Zaten mekana dair afişlerde de göreceksiniz, eğer rastlarsanız da sürekli gülümsemesi sizin de suratınıza yansıyacak, belki akıl zekası 5 yaşında kalmış ama gönül yaşı aç gördü mü hemen ekmeğini paylaşacak olgunlukta 😉
Velhasıl, yolunuz Balat’tan geçmese de buraya gelin bir görün, bakalım size neler yaşatacak, neler gösterecek burası…
Ek not: Balat’taki yeri özellikle seçtim çünkü bu ilk yerleri, şu an Cihangir ve Kadıköy şubeleri de var.