Çin, belli bir level atlayan her gezginin rotasında mutlaka bulunan otantik doğu ülkesi. Nitekim benim için de Çin’e gitmenin gizemli ve büyüleci “uzakdoğu” çağrışımı hep vardı. Çin’e bir gün mutlaka gideceğim diye düşünürdüm ve bunu 2015’te Pekin, Şangay ve Ningbo’yu görerek gerçekleştirmiş oldum. Çin en çok vakit geçirdiğim ülkelerden biri olduğu içinde güzel bir Pekin rehberi hazırlayabildim!
İlk gidişimde sadece Ningbo ve Şangay şehirlerini görebildim, o yüzden ikinci gidişimde Pekin’i rotama çok uzak kalmasına rağmen özellikle ekledim. Çin’e kadar gitmişken ne uzaklığı canım dediğinizi duyar gibiyim, ben de ona bakmayıp gittim zaten ama Çin o kadar büyük ki bir şehrinden diğerine gitmek bazen uluslararası bir çok uçuştan çok daha uzun olabiliyor. Şöyle söyleyeyim benim bulunduğum şehirden Pekin’e 3,5 saatte uçtum. Pekin’den Seoul’e ve oradan Hong Kong’a ise uçuşlarım çok daha kısa oldu!
Çin’in görülecek bir çok yeri, bölgesi farklı coğrafya ve kültürde bölgeleri var, zaten gidince büyüklüğünü daha iyi anlıyorsunuz. Ama ben en azından yeni başlayanlar için Çin 101 diyebileceğim ölçüde gezme fırsatı buldum sanıyorum.
Pekin’de telefonum bozulunca baya ortada kalıp bir balayı çifti tarafından gezdirilmem ise bence gezimin zirve noktası oldu! Düşünün balayı fotoğraflarında ortalarında plastik yağmurluklu bir yabancı turist zafer işareti yapıyor 🙂 Bu anıyı şurada ayrıca anlattım ama bu yazıda da sonda değindim! Detaylar her zamanki gibi Pekin rehberi özetinin sonrasında…
Pekin rehberi özet:
Ulaşım: THY’nin direk uçuşları var ve fiyatlar ara sıra denk gelebileceğiniz promosyonlara göre gidiş dönüş ortalama 2000-4000 TL aralığına denk geliyor.
Vize: Çin’in kendi ayrı vizesi var ve Türklerden vize istiyor. Uzakdoğu’da olup bizden vize isteyen nadir ülkelerden, aman karıştırmayın ve geziniz öncesi vizenizi alın.
Gezilecek: Tiananmen Meydanı ,Çin Seddi, Yasak Saray, Jingshan Parkı, Cennet Sarayı, Wangfuijing sokağı, Dong Hua Men Gece Marketi, daha da zamanınız varsa Yaz sarayı, Lama Tapınağı, Ming Anıt Mezarları
Yemek: Çin yerel yemekleri (saymakla bitmez gidince anlayacaksınız), çin mantısı, uzun mantarlar ile yapılan herşey, chao mian (çin noodle makarnası), tu dou si (bir tür patates yemeği), sokak barbeküleri, shou si bao (efsanevi lahana yemeği, ben ki lahana sevmem bunu her gün yiyebilirim)
Kalacak yer: Pekin’de merkezi ama çok pahalı olmayan ve biraz klasik Çin havasını hissedebileceğim bir otel baktım. Açıkçası fiyatları daha ucuz bekliyordum ama ben rezervasyon yaptırmada biraz geç kaldığımdan da olabilir. (1 hafta falan önce rezervasyon yaptım). Klasik Alley otellerden birini tercih ettim. Alley otel dedikleri hani o aksiyon filmlerinde Çin’de dar bir sokakta geçen kovalamaca sahneleri vardır ya, sokak böyle berberinden büfesine mini restoranından ayakkabı tamircisine bir sürü minik dükkanlarla doludur ve yerel halk dükkan önlerinde, perdesiz camlar arkasında falan takılır, hah işte o sokaklardan birinde demek 🙂 Ama bu civarda çok otel var ve genelde merkezi ve uygun fiyatlı olmaları açısından turistlerin tercihi. Zaten Çin Seddi turuna katılırsanız sizi almaya gelen serviste göreceksiniz bu civardan baya toplama yaparak gidiyor. Ben otelimin giriş kısmındaki oryantal dekora kandım, çok kötü değildi ama odam baya küçüktü, bir de tam sokak seviyesinde ve direk sokağa bakar olduğu için biraz sokak gürültüsü vardı. Normalde bu sorun olmaz ama hani birazdan aşağıda bahsedeceğim Çinli arkadaşların bir huyu var, o yüzden direk sokak yanı bir oda almak istemeyebilirsiniz diyeyim ve bu konuyu şimdilik kapatayım 🙂
Pekin rehberi detaylar:
Çin benim en uzun kaldığım ülkelerden biri oldu, toplamda bir aya yakın bir zaman geçirdim ancak bu zamanın büyük bir kısmı iş ile geçti. Böyle olunca gezmek için işlerim bitince sona ayrıca ilave zaman ekledim. Çin gerçekten gezmesi farklı bir ülke. Bir kere muhtemelen sizde benim gibi Çince konuşamıyorsunuz ve okuyamıyorsunuz. Üstelik onlar da sizin dilinizi konuşamıyorlar ve İngilizceleri ise genelde yes/no bile anlamayacak durumda ya da konuşabilecek durumda değil. Derdinizi işaretlerle falan Tarzanca anlatıyorsunuz bir şekilde ama zorlayıcı. O yüzden Pekin rehberi detaylarına geçmeden önce bana ilginç gelen genel bir kaç gözlemimden bahsedeceğim.
Çin’de soğuk su bulmak ciddi sorun. Valla şaka yapmıyorum! Onlar suyu sıcak içiyorlar ve su istediğinizde size de sıcak ya da imamın abdest suyu kıvamında dediğimiz şahsen zerre haz etmediğim bir sıcaklık derecesinde su geliyor. Soğuk su isteseniz bile yok, ancak istemeyi başarabilirseniz ve onlarda varsa buz getirebilirler. Aynı şey bira için de geçerli, birayı göreceli olarak soğuk getiren yerler var ama biranız sıcak gelirse şaşırmayın. O yüzden ilk öğrenmek isteyeceğiniz Çince kelime “xie xie” (şi şi gibi okuyun) “teşekkür ederim” den sonra soğuk su ve soğuk bira demek olsun 🙂 Bu arada bana bu kelimeyi öğretirken dikkatli olmamı, yanlış söylersem soğuk yerine “yakışıklı” anlamına gelebileceğini söylediler, ben de soğuk ya da yakışıklı onlar ikisinden birini getirdikten sonra sorun yok dedim, ama genelde ikisi de gelmedi!
Siz yine de soğuk su için “bingshui” ve soğuk bira için “bingpijiu” kelimelerini bir yere not edin. Anlayacağınız üzere “bing” soğuk demek, “shui” su demek ve “pijiu” bira demek. (“bii-raa, biir, beeeerr” diye derdinizi anlatmakta kolay gelsin, içecekseniz öğrenin bu kelimeyi…) Bak başka Pekin rehberi bunu yazmaz bana dua edeceksiniz orada 🙂
Bu arada isteyin soğuk çayı, buz gibi geliyor 🙂 İnsanlar çayı ve türevlerini çok seviyorlar ve çoğu kişinin kendi termosunu içinde çeşitli bitki karışımları gözüken şekilde taşıdığını göreceksiniz. Yemeklerde de önden masanızda su yerine çay olması da muhtemelen, zaten suyu çay sıcaklığında getiriyorlar bari çay olsun içersiniz.
Orada internet baya kontrollü, Google, Facebook , Twitter yasaklı, direk giremiyorsunuz. Ancak VPN vs kullanarak girebilirsiniz. Onlar daha çok bu sitelerin Çin versiyonlarında takılıyorlar, özellikle WeChat uygulaması acayip yaygın. Bir Çinli ile tanışırsanız neredeyse ilk sorduğu bu uygulamanın sizde olup olmadığı. Whatsupp ve Facebook karışımı bir uygulama, yakındaki kullanıcıları da gösteriyor, yazdığınız şeyi farklı dile çevirebiliyor, bu yüzden iletişimde bunu sıkça kullanıyorlar.
Bir şey satın alırken gerçekten de pazarlık yapmanız gerekiyor 🙂 Bu sadece Pekin rehberi için değil Çin’de alış veriş yaptığınız her yer için geçerli tabii. Diğer türlü söyledikleri fiyatlara çok fazla kar payı bindirilmiş durumda. Orada maliyetler gerçekten düşük çünkü. Tabii kalite sıkıntılı, dikkat etmeniz gerek. Sırtınızı dönüp gitmek ve arkanızdan indirim yapmaları alış veriş yerlerinin klasik görüntüsü. Gelen turistlerde Çinlilerde bunu bildikleri için ilk fiyat mutlaka şişirilmiş oluyor.
Hava kirliliği sık sık haber olsa da ben oradayken bir sıkıntı çekmedim açıkçası, evet şehir merkezinde mavi gökyüzü görmedim ama maskeyle dolaşacak bir durum yoktu. Bana denk gelmemiş olabilir.
Yanlız o değil de maalesef (bizim kültürümüze göre diyeyim çünkü onlarda değil) çok kötü bir alışkanlıkları var; baya yüksek sesli olarak yere tükürüyorlar. Onlar için bu çok doğal ve normal bir hareket. Buraya yazacak ne vardı demeyin buna o kadar çok rastlayacaksınız ki, ben değil bilumum gezdiğim tüm sokaklarda Yasak Saray’ın içinde, Çin Seddi’nde ve hatta restoranda bile yapana rastladım. Başınızı çevirip güzel şeyler düşünerek uzaklaşmaktan başka bir şansınız yok.
Pekin rehberi dedim ama öncesinde baya bir Çin halkı ile ilgili gözlem aktardım! Şimdi gelelim Çin’in iki büyük şehrinde yaptığım gezilerime; Çin’in otantik başkenti Pekin ve modern yüzü Şangay.
Pekin rehberi gezilecek yerler: Pekin tarihi yerler ve inanılmaz güzel bahçeleri ile Çin’in başkenti olmayı hakediyor. Şangay’da pek göremediğim otantik Çin hissini Pekin’de gayet net yaşadım.
Bence Pekin’i gezmeye başlamak için en uygun yer Tiananmen Meydanı. Burası zaten görebileceğiniz en büyük meydanlardan ve 1949’da komunist partinin kazandığı iç savaş sonrası Mao’nun Çin Halk Cumhuriyeti ilanını yaptığı yer olması gibi tarihi açıdan da önemli bir yer. Yasak Saray (Forbidden Palace) da civarda. Meydanı gezdikten sonra direk Yasak Saray’ı gezme ile devam edersiniz. Yalnız Yasak Saray inanılmaz büyük, içeride baya sokak sokak geziyorsunuz. Bir çok farklı kısımlarında binaların bir kısmı müze/sergi gibi de kullanılır olmuş. En sona geldiğinizde ise sizi İmparatorluk Bahçesi karşılıyor. Saray komple bir işçilik ve emek harikası. Özellikle yapıldığı zamanın şartları düşünülürse inanılmaz zorluklara rağmen yapılmış. Örneğin rehberiniz olmasa belki dikkatinizi fazla çekmeyecek merdivenler arası tek parça oyulmuş bir taşın saraya getirilmek için taşırken sürtünmeyi önlemek ve kötü yol koşullarında ilerleyebilmek için dağdan indirilen buzlar kullanılarak bilmem kaç km öteden taşınmış olması gibi. İmparatorluk Bahçesi ise değişik volkanik taşları, eski ağaçları ve Çin mimarisi tarzındaki dinlenme yerleri ile gerçekten gezmesi keyifli bir yer. Ama inanılmaz kalabalık, aslına bakarsanız Çin’deki her yer kalabalık. Ben yağmurlu ve soğuk bir günde gitmiş olmama rağmen oldukça kalabalıktı, resimlerdeki şemsiye sayısından görebilirsiniz!
Yasak Saray geziniz yarım günü bulabilir, içeride yiyecek satan büfemsi bir kaç yer var ama gördüğüm kadarıyla millet kendi yiyeceğini de sandviç gibi yanında getiriyor. Yasak Saray’ın çıkışında hemen karşıda çok güzel bir bahçe olan Jingshan Park’a mutlaka uğrayın. İçeride 5 farklı tepesinde 5 Pavillion var, üstelik zirvesinden manzara çok güzel ve Yasak Saray’ı tepeden fotoğraflamak için de ideal. Ama ben orayı gezerken Yasak Saray’da baya bir yağmur yemiş olmam itibariyle telefonumun ekranı bozuldu ve o sırada başka fotoğraf çekme aracım da olmadığından maalesef bu güzel yerden bir resim çekemeden ayrıldım. Ancak baştan aşağı ıslanmış olmama rağmen ve yağmur sağanak şeklinde yağmaya devam etmesine rağmen bu parkı gezmekten vazgeçemedim o kadar huzurlu ve güzel.
Tabii telefonum bozulunca navigasyonum, gezinin geri kalanına dair planlarım, ailem ve dostlarla haberleşme gibi tüm imkanlarım yalan olunca böyle baya ortada kaldım. Dil bilmem, yol bilmem, kayboldum ve gerçekten dünyanın bir ucundayım! Bir süre parkta sakinleşip, bari bir otobüs durağı bulayım ana meydana gideyim, oradan bir yerlere giderim diye düşünerek yola çıktım. Bir otobüs durağı buldum bulmasına da buradan meydana giden bir otobüs var mı fikrim yok haliyle. Durakta bekleyen genç bir çifte bilse bilse bunlar İngilizce bilir diyerek sordum ve şansımı denemeye karar verdim. Bilmiyorlardı. Ama onların telefonlarındaki çeviri programını da kullanarak çat pat derdimi anlatmayı başardım sanıyorum. Telefonumun bozulduğunu yol bilmediğimi falan söyledim. Bana binmem gereken otobüs numarası söylemeye çalıştılar. Onlarla birlikte 15-20 dakika kadar otobüs bekledik. Sonra onlar ya sen meydana mı gideceksin başka yere mi dediler. (Zaten meydanı da iyi anlatamamış olabilirim!) Ben de aslında Cennet Tapınağı’na(Temple of Heaven) gitmek istiyorum ama bilmiyorum dedim. Sonra genç çift hadi o zaman bizde Cennet Tapınağına gidelim dediler. Yaw yok ne işiniz var siz başka otobüs beklemiyor muydunuz dedim ama ya anlatamadım ya sallamadılar 🙂 Sonra beni alıp biraz ilerideki başka bir durağa götürdüler. Orada otobüs kısa sürede geldi de daha fazla beklemedik. Hatta otobüste ingilizce bilen bir arkadaşlarını da arayıp benle konuşturdular. Telefondaki kişi bana sordukları aynı soruları sordu (demek ki beni hiç anlamamışlar :(), soruları nereden geldin, nereye gitmek istiyorsun vs vs klasik sorular aslında. Bu arada üçümüzde de yağmur bastırınca yolda satılan ucuz plastik yağmurluklar var ama hepimiz çoraplarımıza kadar ıslanmış durumdayız.
Velhasıl o çift sayesinde Cennet Tapınağı’na geldim, birlikte güzelce gezdik. Hatta benim resim çekecek aracım olmadığımdan sağolsunlar kendi telefon ve tabletlerinden benimle de resim çektiler. Hatta bana zorla selfie falan çektirdiler, sen de çek diye 🙂 Orada öğrendim ki meğer bu çift yeni evliymiş ve balayındalarmış! Çin’in başka bir şehrinde yaşıyorlarmış, onlar da Pekin’e ilk kez balayı için gelmişler! Ve düşünsenize balayı albümlerinde ortalarında tanımadıkları bir yabancı turist ile bu resim var 😀
Sağolsunlar sonradan bana bu resimleri ulaştırmaları bir yana, nasıl döneceğime dair de endişelenip yardımcı oldular. Ben balayındayken bana çatan bir turiste bu kadar iyi davranmakla uğraşır mıydım bilmiyorum!
Ama ister size eşlik eden bir balayı çifti olsun ister olmasın Cennet Tapınağı Pekin’de mutlaka görmeniz gereken Pekin rehberi kaçırılmaması gereken lokasyonlardan biri 🙂 Oryantal doğu mimarisi binaların çini mavi ve yeşil renkleri inanılmaz güzel. Daha da güzeli bahçedeki 600 yıla yakın yaşları olan eski ağaçlar. Yine büyük bir yer ve dolaşmanız çok oyalanmasanız bile 1 saate yakın alabilir.
Her rehberde olduğu gibi Pekin rehberi içinde de yer alan şehrin ana alışveriş ve gezi caddesi ise Wangfujing sokağı. Buranın sadece kendisini değil yan sokaklarını da dolaşmalısınız. Pekin’in modern yüzü diyebileceğimiz bu caddede ünlü markalardan yerel dükkanlara bir çok şey bulabilirsiniz. Pekin’de özellikle akşam kaçırmamanız gereken bir ziyaret Dong Hua Men Gece Marketi’ne yapacağınız olacak. Çin deyince akla gelen sokak yemekleri ve orada böcek yiyorlarmış doğru mu başlıklarının cevabı burada 🙂 Merak etmeyin şişe geçirilmiş böcek ve akreplerden başka yiyebileceğiniz et ve vejetaryen bir çok seçenek var. Burada yan yana olan bir çok yiyecek büfesinde tatlı-tuzlu çok değişik tatlar deneyebilirsiniz. Hem ucuz hem de çeşitli.
Pekin’in de bir diğer yapılması mutlaka gerekli şey ise tabii ki Çin Seddi’ne gitmek. İlk bilmeniz gereken Çin Seddi hiç de şehre yakın değil en az 100 km gitmeniz gerekiyor. Bunu yapabileceğiniz otobüs alternatifi olsa bile aktarmayı karıştırma ihtimaliniz olabilir. İlk vermeniz gereken karar ise Çin Seddi’nin hangi kısmına gideceğiniz. Evet hangi kısmı dedim çünkü ziyaret edebileceğiniz 8 kısmı bulunuyor. Genelde en popüler tercihler Badaling, Mutianyu, Jinshangling ve Simetai. Badaling en büyük ve şehre en yakın olanı olduğu için turistlerin en çok ziyaret ettiği kısım, Mutianyu yine yakın ama en iyi restore edilen yer ve Badaling’e göre daha az kalabalık olacağı için iyi bir seçim (ben Mutianyu kısmına gittim). Çin Seddi gezinizi yarım gün civarı ayırmak istiyorsanız bu ikisinden birini seçin. Ama eğer ayırabilecek tam gününüz varsa daha uzaktaki manzara ve daha az kalabalık olması açısından Simetai ve Jinshangling’i tercih edebilirsiniz. Bu kısımdakiler daha az restore edildiklerinde yıkık-dökük görüntülere daha çok rastlayabilirsiniz ama manzara olarak daha iyi oldukları söyleniyor. Merak etmeyin hangi kısmına giderseniz gidin eşsiz bir deneyim olacak çünkü gerçekten inanılmaz bir yapı. Sadece çok kalabalık olan Badaling kısmına gitmenizi pek tavsiye etmiyorum.
Çin Seddi boşuna en çok turist olan yerlerin başında gelmiyor. İnsan üstünde yürürken, tarihini de biraz bilirse çok etkileniyor. Zamanında o duvarların yapılması için binlerce insan köle gibi zorla çalıştırılmış ve hayatlarını kaybetmişler. Duvarlar baya yükseklikte ve ne tırmanılası ne aşılası bir yapıları var, çünkü bulundukları coğrafyada buna hiç uygun değil. Duvarlar arası kuleler tam olarak okçuların her alanı kapsamasını sağlayacak şekilde düzenlenmiş. Bu duvar nasıl Türkleri durduramamış ben anlamadım!
Bu arada Çin Seddi’nde yürümek oldukça yorucu , basamaklar yer yer çok dik olabiliyor. Hele Simetai kısmına giderseniz çok daha zorlayıcı olabiliyormuş, yaşlı gezginlerimiz ve fiziksel kondisyonuna güvenmeyenler için restore kısımlar daha uygun olabilir.
Çin Seddi’ne gitmek için en ucuz yol halk otobüslerinin kalktığı yeri bulmak ve binmek ama daha kolayı ve benim önerdiğim toplu bir tura katılmak. Sayınız uygunsa az bir farkla özel tur da alabilirsiniz, çok pahalı olmuyor ama bir kaç kişiyseniz zaten her gün düzenlenen bir tura katılmak için otelinizle görüşmeniz yeterli. Sabah sizi otelinizden civar otellerden alınmış diğer turist arkadaşlarla beraber toplayıp götürüyorlar, Çin Seddi’nde vakit geçirdikten sonra öğle yemeği de fiyata dahil olduğundan, ki beklediğinizden iyi olacak, karnınızı da güzelce doyurup geri otelinize bırakılıyorsunuz. Bu arada öğlen yemeği olsa da yanınıza içecek ve atıştırmalık almanızı öneririm. Hem sabahın erken saatinden öğlene çok zaman var hem de Çin Seddi’ndeyken yorulduğunuzda ya da manzaranın tadını çıkartırken iyi oluyor. Bir de turunuza eğer kullanacaksanız Çin Seddi’ne çıkış için asansör fiyatları dahil değil ve nakit gerekiyor, aklınızda bulunsun. Şahsen ben kullandım çünkü 2-3 saatlik zamanımı çıkış merdivenlerinde harcamak yerine hızlıca direk Çin Seddi’nin üstünde harcamak bana daha anlamlı geldi.
Pekin rehberi olmazsa olmazlarından atraksiyon olarak da, öellikle akşamlarınızı ünlü Pekin Operası yada Kung Fu showlarına katılarak geçirebilirsiniz. Ben Kung Fu showa gittim, açıkçası evet güzeldi ve çok görselliği başarılı sahneler vardı ama heralde turistlere hitap etsin diye fazla Hollywood vari öğeler vardı. Bir de beklentim çok yüksekti belki , bir dahaki gidişimde operaya gideceğim 🙂
Tüm bunları yaptıktan sonra hala zamanınız varsa (benim yoktu :(), Pekin’de Yaz Sarayı (Summer Palace) ve Lama Tapınağı şeklinde gezinize devam edebilirsiniz. Yine Çin Seddi gibi biraz şehir dışında kalan ama ilginizi çekebilecek Ming İmparatorluğunun 13 imparatorunun mezarının bulunduğu Ming Mezarlığı olabilir. Hatta buraya gitmeyi düşünüyorsanız aynı gün Çin Seddi ziyareti ile birleştirmeye çalışın, boşuna yol yapmamış olursunuz.
Yeme-İçme: Çin mutfağı gerçekten çok köklü ve sebzelerden et türevlerine çok çeşitli seçenekler mevcut. Geleneksel Çin restoranlarında bolca aile ve kalabalık grup göreceksiniz, çünkü mantık ortada döner bir masa ve o masaya istenen yemeklerden herkesin çevire çevire ortaklaşa yemesi. Yani az az hepsinden ortaya gelsin durumu var ama bir farkla porsiyonlar hiç de az değil! O yüzden klasik bir Çin yemeği için girdiğiniz yerde menüyü baya kalınca göreceksiniz. Genelde menünün fotokopisi ve kalem verip size yanına istediklerinizi işaretletiyorlar. Bu şekilde pratik bir servis ve sipariş alma oluyor. ama az kişiyseniz iki-üç çeşit seçim için gerekmeyebilir. Özellikle uzun ince bir mantar var, ben bayıldım tadına, her şeyde güzel, o mantarlı her şeyden alabilirsiniz! Çin makarnası (onlar chao mian diyor okunuşu daha çok “şamiyan” gibi), buharda veya kızarmış Çin mantısı ve lahana yemekleri (sevmeyenlerde denesin bende normalde sevmem ama buna bayıldım) mutlaka denenmesi gerekenlerden. Bir de balık sevenler için orada büyük ortak ana yemek olarak altında kendi ısı vermeye devam eden düzeneği ile beraber sulu sosuyla balık ve özellikle büyük balık başından yapılan yemeklerini kendileri çok seviyor.(resimde dikdörtgen siyah kaptaki balık yemeği, sol alttaki yuvarlak tabaka balık kafası)
Pekin’de bir diğer denenecek şey ise tabii ki sokak yemekleri. Sokaklarda özellikle akşam belli bir saatten sonra çıkan şiş barbekücülerine ben bayıldım, şişte her şey var, sebzeden et çeşitlerine ve siz istediğiniz şişleri seçip pişirttiriyorsunuz, genelde yanlarında ufak tabureleri de oluyor. Üstelik çok uygun fiyatlı.
Tabii Çin mutfağı dışında Brezilya’dan, İtalya’ya çeşitli restoranlarda bolca var. Özellikle tavuk sevdikleri için zincir olarak KFC baya yaygın.
İçecek olarak biraları baya hafif, hatta ilk denediğinizde su gibi geliyor. ama daha güzel biraları da var.
Bir de çok sert bir içecekleri var, alkol oranı %60 civarında ve etkisi absent ile kapışıyor, bana bir şey olmaz demeyin, sağlam içiciler bile etkileniyor 🙂
Eh benden bu kadar, bu kadar uzun başka Pekin rehberi bulursanız haber verin 🙂