Kahvesiyle ünlü şehirler denilince karşınıza muhtemelen tahmin ettiğinizden çok şehir çıkacak. Kahve neredeyse her kültürün önemli bir parçası ama Türk kültüründe bir fincanına 40 yıl hatır biçilmesi bizde ne kadar farklı bir yeri olduğunu belli ediyor!
Güne başlarken, arkadaşlarla sohbet ederken, mola denilince aklımıza ilk gelen şeylerden olan kahve, biz gezginlerin de favori içecekleri arasında. Çünkü bir şehri gezerken yorulduğunuzda bir cafede hem dinlenmek, hem de şehrin havasını hissetmek hem de canlanmak için bir kahve molası vermek en iyi opsiyonlardan biri. Hele akşam üzeri gezmekten yorulduğunuzda, kahve molanız o yerin kahve yanına eşlik edecek tatlılarını da denemek için bulunulmaz fırsat!
Tabii bazı ülkeler/şehirler var ki, kahveleri orayı tanımanın o kültürü hissetmenin bir parçası. Kahvenin ayrı bir yeri olduğu bu kültürlerin başkentleri üzerinden kahve severler ve gezginler için bir derleme yaptım. Listede kahve üreticisi her yer yok, ama üretilmese de tüketiminin ayrı bir havası olduğu şehirleri dahil ettim. Sıralama ise rastgele yoksa her yerin kahvesi ayrı bir güzel 😉
Brazilya (Brezilya): Brezilya kahve üretiminde neredeyse üçte birlik payı ile açık ara lider ülke ki bu son 150 yıldır bu şekilde. Çoğu üreticinin aksine Brezilya’nın kendi iç kahve tüketimleri de oldukça fazla, Brezilyalılar en çok cafezinho adını verdikleri küçük (ama gerçekten küçük) plastik fincanlardaki sıcak siyah kahveyi seviyorlar. Normalde bu kahveyi oldukça şekerli içmeyi seviyorlar ama artık turistlerin etkisi midir bilinmez daha az şekerli de yapılır olmuş. Cafezinho Brezilyalılar için gün boyu çok tükettikleri ve bizim çay kültürümüze benzer şekilde çoğu yerde misafirperverlik olarak da ücretsiz sunulan – örneğin benzin istasyonlarında, normal bir restoranda yemek yerseniz ikram edilen vs gibi bir şey olmuş. Brezilyalılar kahveleri basit ve kaliteli severler. Burada kahve çeşitleri bu anlamda daha sadedir, temel çeşitleri bulursunuz öyle balkabağı aromalı karışık kremalı kahveler yoktur 🙂
Bogota (Kolombiya): Kolombiya’nın en iyi kahve üreticisi olarak görülmesi boşuna değil. Gerçekten de buradan içtiğim kahvelerden beğenmediğim olmadığı gibi kahveyle olan ilişkimin ciddileşmesine sebep yerdir. Burada çok çeşitli kahve tiplerini çok uygun fiyatlara bulabiliyorsunuz, özellikle yerel halkın favori markası Juan Valdez’den stoklayıp yanınızda getirmenizi öneririm. Çeşitleri çok fazla, filtresinden aromalılarına ama dediğim gibi hepsi ayrı güzel. Yalnız üzerinde veya menüde “fuerte” olanlara dikkat, normalde Kolombiya kahvesi iyi dengeli ve içimi kolaydır, ama fuerte “güçlü” demek, yine içimi kolay ama kalbiniz cidden hızlı çarpmaya başlayabilir, benden söylemesi 😉
Roma (İtalya): Kahve sever şehirlerden Roma, kahve kültürüyle beni şaşırtan bir yer oldu. Çünkü İtalyan kahve kültürü bana gerçekten farklı gelen bir tarzda. İnsanlar çoğu zaman oturmadan cafelerin tezgah/bar kısmında bir espresso ya da cappuchinoyu kısa sürede ayakta hüpletip yollarına devam ediyorlar! Normalde yemek yemeyi ağırdan alınan bir sanat gibi gören İtalyanların keyif kahvesini böyle kısa tutmaları bana garip gelse de kahveleri gerçekten başarılı. En çok espresso ve cappucchino tercih ediliyor ama kahveyi bizim alışık olduğumuzdan biraz daha ılık sunuyorlar, özellikle sütlü kahvelerde kahveniz özellikle sıcak süt istediğinizi belirtmezseniz oldukça ılık gelebilir! Benim gibi sıcak kahve sevenlerin dikkatine 🙂 Roma’da yerel cafelerin yanısıra Starbuckslar yerine illy ve Lavazza gibi İtalya’nın ünlü kahvecilerinin cafelerini görüyor olacaksınız.
Viyana (Avusturya): Kahve denilince ilk akla gelen şehirlerden olan Viyana’nın kahveleri kültürlerinin öyle bir parçası ki 2011 yılında UNESCO’nun soyut miraslar listesine alınmış! Klasik kahve çeşitlerini de bulabileceğiniz Viyana cafelerinde en çok tercih edilen kahve çeşitleri ise cappuccino ve espresso. Ama yerel bir versiyon denemek isteyenler Wiener Melange adındaki kahveyi denemeliler. Wiener Melange biraz cappuccinoya benziyor ama Viyana’nın ünlü kahvecisi Julius Meinl’ın tanımına göre “geniş bir fincanda süt köpüğüne ilave bir shot espresso” demek.
Seattle (ABD): Kahve denilince ilk akla gelen markalardan olan Starbucks’ın doğduğu şehir Seattle’ın da ayrı bir kahve kültürü olması şaşırtıcı olmasa gerek. Sadece Starbucks değil farklı çeşitlerde ve tarzlarda kahve ve cafelerin de bolca bulunduğu Seattle halkı için kahve “sıvı güneş” demek. Bu arada Starbucks’ın en büyük dükkanı (1400 m2) de yine burada bulunuyor.
Havana (Küba): Küba kahvesinin en karakteristik özelliği sert olması, bir de Cubana ismindeki versiyonu deniyorsanız hem sert hem şekerli bir espresso size bekliyor demektir. Bazen şeker yerine şeker kamışıyla servis edildiği de oluyor, bu durumda kahveyi içip şeker kamışını yanında emerek tüketmeniz gerekiyor 🙂
Hanoi (Vietnam):Vietnam kahvesi de sert kahvelerden, koyu kıvamlı ve renkli olmasıyla ayrışıyor. Bir de kahveyi hazırlarken normalde aklınıza kahveyle birlikte gelmeyecek ilginç bileşenler de kullandıkları için Fransız kolonistlerinin tanıştırdığı kahve kültürü üzerine baya ekleme yaptıkları söylenebilir. Yoğurt, yumurta ve meyve diyorum! Ama kulağa gelenin aksine bunları kahve ile birleştirmenin gerçekten iyi yollarını bulmuşlar. Hanoi’nin Hai Ba Trung bölgesinde özellikle “Kahve sokağı” (Coffee Street) diye geçen yerde bir çok yerel ve eski cafeyi bir arada bulmanız mümkün . Yoğurtlu kahveleri –>sua chua ca phe, yumurta beyazıyla yapılan kahveleri–> (ca phe trung), kahve smoothieleri–> (sinh to ca phe) ismiyle sipariş verebilirsiniz. Bir de soğuk kahveleri Ca phe da yerel ünlü tadlardan.
Nairobi (Kenya) : Afrika kahve üretiminin en çok yapıldığı yerlerden, Kenya’da bu ticaretin başında geliyor. Sırf kahveyi yerinde içmek için buraya gidenlerin sayısı az değil! Tabii iklim itibariyle sürekli sıcak bir yerde sıcak kahve içmek ne kadar keyifli olur tartışılır, çay gibi hararet alır bir yanı yok 🙂 Ama tahmin edeceğiniz üzere fiyatlar çok uygun ve çeşit fazla.
Eh tabi en sona İstanbul’u eklemeden olmaz. İstanbul dünyada ilk kahve dükkanlarının açıldığı yerlerden, (ilki 1530 civarında Şam’da açılıyor, ) 1555 tarihinde ise kayıda geçen ilk kahve dükkanı Tahtakule’de açılıyor. Kahvenin Avrupa’ya gidişi ise çok sonra 17.yy’da oluyor. İstanbul son iki senedir çok ilgi göre Kahve Festivali gibi atraksiyonlara da ev sahibi yapan, gittikçe gelişen – en son 3. dalga kahve dükkanları açıldı- bir kahve kültürüne sahip. Ama tabii Türk kahvesi bu resmin ortasında 🙂
Herkese iyi gezmeler ve keyifli kahve molaları…